“Kolajen Nedir?!” başlıklı ilk blog yazımızda da belirttiğimiz üzere kolajen, vücudumuzun temel yapı taşlarından biridir ve cilt, tendonlar, bağlar ve diğer bağ dokularının ana proteini olarak yüksek bir orana sahiptir. Etimolojik olarak Latince “yapıştırıcı/tutkal” anlamına gelen “colla” kelime kökünden türeyen kolajen (İng. collagen), vücuttaki birleştirici etkisiyle doku, organ ve yapıları esnek, dirençli, hareket serbesti sağlayarak bir arada tutar. Aynı zamanda bağırsak astarında da bulunur ve genel sağlık kadar sindirim sağlığında da kritik bir rol oynar. Ayrıca onarıcı özellikleri nedeniyle tıbbi ve kozmetik uygulamalarda yaygın olarak kullanılır bu nedenle son yıllarda popüler bir gıda takviyesi haline de gelmiştir.
Vücut içinde doğal olarak sentezlenen farklı kolajen türleri bulunmakla birlikte uzmanlara göre kolajen proteini dört ana grupta sınıflandırılabilir ve bu kollajen tiplerinin görevleri, bulundukları dokuya göre değişir. Aşağıda en sık bahsi geçen kollajen tiplerini ve üstlendikleri görevleri bulabilirsiniz.
Tip 1 Kollajen: Deri, diş yapısı, fibröz kıkırdaklar, kemikler ve tendonlarda sıkça bulunur. Vücuttaki toplam kolajenin büyük bir kısmını oluşturur ve bağ dokusunu güçlendirmeye odaklanır.
Tip 2 Kolajen: Eklemlerde elastik kıkırdak yapılarında yer alır. Demetler oluşturan daha gevşek bir yapıya sahiptir ve eklem sağlığına destek olur.
Tip 3 Kollajen: Damarlarda ve boşluklu organ yapılarında iskele oluşturur. Kan damarlarını destekler ve doku elastikiyetini sağlar.
Tip 4 Kollajen: Epitel hücrelerinin oturduğu bazal laminada bulunur ve destekleyici bir rol oynar.
Tip 1, 2 ve 3 tipleri insan vücudunda en yaygın olanlarıdır ve toplam kollajenin %80-90’ını oluştururlar. Tip 1, her yerde bulunur ve diğer tiplere dönüşebilir. Tip 2, eklemlerde, Tip 3 ise kasların, organların ve damarların yapısında bulunur. Bu çeşitlilik, vücuttaki farklı ihtiyaçlara cevap verebilme esnekliği sağlar. Kolajen, bağ dokusu hücreleri tarafından salgılandığı gibi diğer hücreler tarafından da salgılanabilir. Bu, vücudun farklı bölgelerinde çeşitli görevlerde kullanılabilen çeşitli kolajen türlerini ortaya çıkarır.
İnsan vücudunda kollajen, fibroblast adı verilen hücreler tarafından üretilir. Fibroblastlar, cildin alt tabakasında bulunan dermiste ve kemik, kıkırdak ve tendon başta olmak üzere çeşitli dokularda bulunur. Kolajen sentezi, vücudumuzun protein yapısı için gerekli olan amino asitlerin alınmasıyla gerçekleşir. Bu amino asitler, besinler yoluyla alınabilir veya vücudumuzun kendi proteinlerinin yıkımı yoluyla elde edilebilir. Ancak yaşlanma, sigara içme, stres, hava kirliliği ve hareketsizlik gibi faktörler, mevcut kollajenin ve üretiminin azalmasına neden olabilir, bu da ciltte sarkma, kırışıklıklar, eklem ağrıları gibi sorunlara yol açabilir.
Tip 2 kolajeni içeren yiyecekler ise şu şekilde listelenebilir:
Kemik suyu: Kemik ve bağ dokusu içerdiği için kolajen, kalsiyum, magnezyum, fosfor, glukozamin, kondroitin ve amino asitler gibi besin öğeleri bakımından zengindir. .
Tavuk: Tavuk boynu ve kıkırdağı, artrit tedavisi için kolajen kaynağı olarak kullanılmaktadır.
Balık ve kabuklu deniz ürünleri: Balığın başı, gözbebekleri ve pulları kolajen bakımından en yüksek kısımlarıdır. Ayrıca somon, ton balığı gibi balıklar da kolajen alımını artırır.
Yumurta akı: Yumurta beyazı, kolajen üretimi için gerekli olan prolin amino asidini büyük miktarda içerir.
Kolajenin Kullanım Alanları
Kolajen, emilebilir bir protein olduğundan vücutta çeşitli amaçlar için kullanılabilir. Cilt dolgu maddeleri, kozmetik uygulamalarda çöküntüleri doldurabilir ve kırışıklıkları azaltabilir. Yara iyileşmesini destekleyerek pansumanlarda kullanılabilir ve bazı durumlarda hücre büyümesini teşvik ederek dokuların onarımına yardımcı olabilir. Osteoartrit gibi durumlarda eklem sağlığını destekleyebilir ve bazı otoimmün bozukluklarda antikorların hedefi olabilir.
Kolajen Kaybını Önleme
Sağlıklı bir diyet, vücudun kolajen üretimine yardımcı olabilir. Antosiyaninler, A vitamini, C vitamini, bakır ve prolin içeren gıdaların tüketilmesi kolajen oluşumunu destekleyebilir. Özellikle güneş ışığına maruz kalma, sigara içme, yüksek şeker tüketimi gibi faktörlerden kaçınmak da kolajen kaybını önlemede etkili olabilir. Düzenli egzersiz de cildin, kemiklerin, kasların ve eklemlerin sağlıklı kalmasına yardımcı olabilir.
Kolajen ve Yaşlanma
İlerleyen yaşla birlikte vücuttaki kolajen üretimi azalır ve kalitesinde düşüş gözlemlenir. Bu durum, ciltte kırışıklıkların oluşmasına, eklem kıkırdaklarının zayıflamasına ve yapısal bütünlüğün bozulmasına neden olabilir. Özellikle kadınlarda menopoz sonrası dönemde kolajen sentezinde belirgin bir azalma görülür.
Tip 2 Kolajen Takviyesi Seçerken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Tip 2 kolajen takviyesi alırken, ürünün kaynağına, formuna, dozuna ve içeriğine dikkat etmelisiniz. Tip 2 kolajen, genellikle tavuk veya sığır kıkırdaklarından elde edilir. Alvital Flex’te olduğu gibi bazı takviye gıda ürünleri, tip 2 kolajeni hyaluronik asit, glukozamin, kondroitin gibi eklem destekleyici bileşenlerle birlikte sunabilirler.
Tip 2 kolajen takviyesi alırken, günlük önerilen dozu aşmamaya özen göstermelisiniz. Tip 2 kolajenin günlük dozu, genellikle 40 mg ile 1000 mg arasında değişir. Ürün etiketindeki talimatlara ve uzman tavsiyesine uygun olarak kullanmalısınız.
Tip 2 kolajen takviyesi almadan önce, alerjiniz veya kronik bir hastalığınız varsa mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Tip 2 kolajen, bazı ilaçlarla etkileşime girebilir veya yan etkilere neden olabilir.
Eklemler ve kıkırdaklar için yararlı bir gıda takviyesi olan Tip 2 kollajenin fark edilir etkisini görmek için belli bir süre düzenli olarak kullanmak gerekmektedir. Bu süre kişiden kişiye değişmekle birlikte genel olarak uzmanlar tarafından 3 ila 6 ay arasındaki bir zaman dilimi önerilmektedir. C vitamini, hyaluronik asit, glukozamin ve kondroitin gibi eklem destekleyici bileşenlerle birlikte alınması Tip 2 kolajen takviyesinin etkisini artırabilir.
Farmedic’ten Fark Yaratan Kolajen Gıda Takviyesi Alvital Flex!
Son dönemlerde, yukarıda altını çizdiğimiz kolajen kaybını minimuma indirmek ya da kaybedilen kollajeni yerine koymak amacıyla birçok takviye ürünü piyasaya sürülmektedir. Bu ürünler üzerinde yapılan bazı çalışmalar, kollajen takviyelerinin cilt, eklem, kıkırdak ve damarlar üzerinde benzersiz faydalar sağlayabileceğini göstermektedir. Kollajen Tip 2 takviyeleri, yaşlanma sürecini yavaşlatma ve ek destek sağlama konusunda güçlü bir çözüm sunar.
Farmedic imzasını taşıyan eklemler için yenilikçi bir yaklaşım sunan Altival Flex ana hammaddesi Tip 2 kollajenin yanı sıra glukozamin sülfat, kondroitin sülfat, MSM, akgünlük ekstresi ve hyaluronik asit gibi doğal bileşenlerle formüle edilmiştir. Bu özel karışım, eklem sağlığını destekleme amacını taşıyarak içeriğindeki Tip 2 kolajen ile eklem ağrılarına karşı etkili bir çözüm arayanlar için özel olarak formülize edilmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından onaylı olarak piyasaya çıkan Alvital Flex, esneklik ve hareket aralığını arttırmak adına ideal bir takviyedir ve benzerlerinden ayrışır. Özellikle sporcular ve eklem ağrısı yaşayan bireyler için tavsiye edilebilecek Alvital Flex, içeriğindeki Tip 2 kollajen ile eklem yüzeylerini daha iyi yağlamasına yardımcı olur, böylece esneklik artar ve kişinin ağrıları hafifler. Tip 2 kolajen içeriği ve doğal bileşenlerle zengin formülü ile dikkat çeken Alvital Flex, eklem sağlığını desteklemenin yanı sıra, cilt, saç ve tırnak sağlığına da güçlendirir.
Sonuç olarak, sağlıklı bir yaşam tarzı, doğru beslenme ve dikkatli yaşlanma süreci, vücuttaki kolajenin korunmasına ve optimal düzeyde kullanılmasına katkıda bulunabilir. Ayrıca Alvital Flex kollajen gıda takviyesi ile sağlıklı bir yaşam tarzını desteklenebilir ve dengeli bir beslenme diyetinin yanı sıra, düzenli egzersiz ve yaşam tarzında yapılacak olumlu yöndeki değişiklikleri ile vücudun mevcut kollajeni korunmalı ve desteklenmelidir.